Tıkalı Damarlar Anjiyo İle Mutlaka Açılmalı Mı?
Kalp rahatsızlığı olan hastaların sıklıkla sordukları soruların başında, tıkalı olan her daması anjiyo ile mutlaka açmak gerekir mi?
Önceki yazılarımızın birinde, kalbi besleyen 3 koroner damarından biri tümüyle tıkanmış olan Mehmet Bey’in durumunu ele almış, yazımızı nasıl bir tedavi gerekir sorusuyla bitirmiştik. Tabi bu sorunun her koşulda geçerli olan tek bir cevabının olmadığını belirtmek gerekir. Şayet hastanın kullandığı ilaçlara rağmen göğüs ağrısı, nefes darlığı, çabuk yorulma gibi şikayetleri devam ediyorsa, beslenme düzeni bozulmuş kalp kasının normal kanlanması için girişimde bulunmak gerekebilir. Bunun için de yeniden kanlanmayı sağlamanın iki yolu vardır. Birincisi, baypas ameliyatı yaparak kalpte çıkan ana atar damar aorttan tıkanıklık bölgesini ötesine yeni bir damar bağlantısı yaratmaktır. İkinci yol ise, damarı stent takıp açarak kan akımını sağlamak olacaktır.
İkisi de etkin olan bu yöntemlerin kendilerine has riskleri vardır. O nedenle doktorlar, karar vermeden önce, yapılacak işlemin sonucunun risk almaya değip değmiyeceğine karar verirler.
Risklere göre karar vermek önemli!
İlk bakışta tabii ki “açık damar, tıkalı damardan daha iyidir” diye düşünüyor insan. Fakat bugüne kadar yapılmış hiç bir çalışma, bir damarı tıkalı olan ama şikâyeti olmayan bir kişinin, stentle veya baypas ameliyatıyla daha uzun veya daha sağlıklı yaşadığını kanıtlayamadı. Kalp krizi geçiren hastalarda yapılan bir araştırmada, krizden 3 gün veya daha sonra yapılan anjiyoda tam tıkalı bulunan damarların stentle açılmasının her hastada yarar sağlamadığı gösterildi. Stent takmanın veya kalp ameliyatının riskleri göz önüne alındığında ciddi bir şikâyeti olmayan Mehmet Bey için en iyi tedavinin sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz, ideal kiloya inmek ve ilaç tedavisi olduğu anlaşılıyor.
Tıkalı damar ne zaman açılmalı?
Tıkanan damar nedeniyle kalbi zayıf çalışanlarda ya da ciddi çarpıntıları olanlarda damarı açmak gerekir. İyi bir tıbbi tedaviye, yani ilaç ve hayat tarzı değişikliklerine rağmen hastanın hâlâ şikâyetleri varsa, stent takarak veya baypas ameliyatı yaparak durumu düzeltmekten başka çare yoktur. Hastanın hiç bir şikâyeti olmasa bile, eğer hayati tehlike söz konusuysa ve yapılacak girişimle bu tehlike bertaraf edilecekse, mutlaka girişim yolu seçilmelidir. Eğer damarı tıkalı olan hastaya efor testi yapılırken bir kaç dakika içinde anormallikler ortaya çıkarsa, ağrı olursa, ya da tansiyon düşerse, tıkalı damarın açılması gerekir.
Anjiyoda tam tıkalı bir damarın yanı sıra diğer 2 damarda da ciddi darlıklar bulunursa, girişim yararlı olur. Üstüne üstlük, kalbin kasılması darlıklar nedeniyle zayıflamışsa, baypas ya da stentle mutlaka kalp kasına yeni kan getirmek gerekir.
Tam tıkalı damar nasıl, ne ile açılır?
Kalp krizinden günler veya haftalar sonra yapılan anjiyoda damarı tam tıkalı olan 2200 hastanın yarısının damarı stentle açıldı, yarısı ilaçla tedavi edildi. Ölüm, kalp krizi ve toplam kalp problemleri 2 grupta da aynı oranda ortaya çıktı. Kısacası, hastanın şikayeti yoksa ve sağlığında belirgin bir bozukluk da yoksa, tam tıkalı damarı açmak gerekli değil.
Tam tıkalı damar nasıl, ne ile açılır?
Damar çok dar bile olsa tam tıkalı değilse, kalan aralıktan incecik bir tel geçirilip, balon ve stentle darlık açılır. Başarı şansı yüzde 95’in üstündedir. Eğer damar tam tıkalıysa teli geçirecek yer yoktur. Damarı tıkayan dokunun delinip ötesine geçilmesi gerekir ki bu her zaman kolay değildir.
Tıkanıklık ne kadar eskiyse, tıkaç ne kadar sertse başarı şansı o kadar düşüktür. Genel olarak telle tıkanıklığı geçmekte yüzde 60 başarı sağlanır.
Mehmet Bey’in kalbi geliştirdiği kollateral denen incecik damarlarla bir anlamda kendi kendine baypas yapmış. Bilim insanları, kollateralleri geliştirmek için başka ne yapılabilir sorusuna cevap arıyorlar.
Egzersiz doğal bir kollateral geliştirici. Kök hücre tedavisiyle yeni ince damarlar oluşturmak ümit veren bir yöntem. Henüz araştırma aşamasında. Stent takmaya veya baypas ameliyatına uygun olmayan ama ağrısı olan hastalarda kullanılan “EECP” adlı yöntemin de kollateralleri geliştirdiği düşünülüyor. Bu yöntemde bacağa tansiyon aletine benzer ama çok daha büyük manşonlar sarılıyor. Manşonlar kalbin atımına uyan biçimde şişirilip söndürülüyor. Her gün 1-2 saatlik seanslara 4-6 hafta devam ediliyor.
Tümüyle tıkalı olan damarı açmak için ince bir telle tıkanan bölgenin içinden geçip tıkanıklığın ötesine ulaşmak gerekir. Bu kolay bir iş değildir. Özellikle uzun süredir tıkalı olan damarların üçte birinde tel öte yana geçirilemez. Tel tıkanıklığı geçerse bu telin üstünden ilerletilen balonla darlık biraz genişletilir. Sonra aynı telin üstünden geçirilen stent yerleştirilir.
Kalp hastalığı geliyorum demiş
Mehmet Bey’in sağlık sorununu iyileştirmek için elimizde olan tedavi yöntemlerinden en iyisi hangisi diye düşünürken ortaya çıkan bir gerçek var. Damara stent takıp açsak da, baypas yapıp yeni damarla kan akımını sağlasak da, tıbbi tedaviyle kalbi kendini iyileştirme kabiliyetini desteklesek de durumu hiç bir zaman eski haline dönmeyecek. Halbuki zamanında gerekli önlemler alınsaydı, büyük olasılıkla kalp damarı tıkanmayacaktı.
Geçen haftaki yazımda ayrıntısını anlattığım gibi Mehmet Bey’in 10 yıldan beri en az 10 kilo fazlası var, tansiyonu ve kötü kolesterolü yüksek, iyi kolesterolü düşük. Hareketsiz bir hayat sürmesi ve babasının da erken denebilecek bir yaşta kalpten ölmüş olması riskini daha da artırıyor. Üstelik açlık kan şekeri 120, yani şeker metabolizması bozuk. Ne yazık ki 10 yıl süresince ne daha sağlıklı yaşamaya çalışmış ne de doktorların verdiği tansiyon ve kolesterol düşürücü ilaçları kullanmış.
Mehmet Bey’in 45 yaşındaki sağlık bilgilerini Türk Kardiyoloji Derneği’ nin web sayfasındaki risk hesaplama cetveline koyunca, 10 yıl içinde kalp krizi veya ölüm riskinin en az yüzde 14 olduğu ortaya çıktı. Bu hesapta boy, kilo, aile hikayesi, egzersiz yapıp yapmadığı yer almıyor.
Erken önlem alsa ne olurdu?
Bir de tavsiye edilen önlemleri alsaydı ne olurdu ona bakalım. Eğer sağlıklı ve dengeli bir beslenmeyle 10 kilo verip vücut kütle endeksini 32’den 25’e indirseydi, buna her gün yapacağı 30-45 dakikalık egzersizi ekleseydi 10 yıllık riski en az yarı yarıya hatta daha fazla azalırdı. Verdiği her kilo, şeker hastalığı riskini yüzde 2 azaltacağı gerçeği ve egzersizin diyabete karşı koruyucu etkiyi katlayarak artıracağı da cabası.
Kilo verince kötü kolesterolün yüzde 20 oranında düşeceği, iyi kolesterolün yüzde 10 yükseleceği, tansiyonun düşeceğini biliyoruz. Düzenli egzersizin bu iyiye gidişleri daha da artıracağı da bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçek. Mehmet Bey hayatında gerekli değişiklikler yapmış olsa muhtemelen ilaç almasına gerek olmayacaktı. Ama her şeye rağmen tansiyonu ve kolesterolü istenen düzeylere düşmezse verilecek ilaçların nasıl bir yarar sağlayacağı konusunda da on binlerce hasta üstünde yapılmış bilimsel araştırmalara dayandırdığımız öngörümlerimiz var.
Kısacası, 45 yaşındaki Mehmet Bey sözünü ettiğimiz hayat tarzı değişikliklerini yapsa ve gerektiğinde verilen ilaçları alsa kalp damar hastalığı riski yüzde 14’ten yüzde 1-2’ye düşer ve büyük ihtimalle bugünkü durumunda olmazdı.
Mehmet Bey’in 45 yaşındaki kilosu, boyu, tansiyonu, kolesterolü hesaba katılarak yapılan değerlendirmede, 10 yıl içinde kalp krizi geçirme veya kalpten ölme riski yüzde 14 bulundu. Aile hikayesi, hareketsizliği ve kan şekeri düzeyi göz önüne alınınca riskin daha yüksek olduğu düşünülebilir. Eğer o zaman önlem alsaydı, ne olurdu sorusunun cevabı, her önlemin yüzde kaç risk azalması yaptığını gösteren yandaki grafikte görülüyor.
Özet: Damar sertliği ve ona bağlı kalp krizleri, inmeler ve ölümler kader değil, çoğunluğu insan yapımı önlenebilir hastalıklardır.
Kendi sorularınız, deneyimleriniz ve görüşlerinizi aşağıda yer alan yorum bölümünden okuyucularımız ile paylaşabilirsiniz.
Önerilen Makaleler: